Göçüm alsam Çukurova’dan Uzunyayla’ya
Yürütsem obamı dizleri zilli develerle
Elleri kınalı gelinler, koyunlu oğlaklı sürülerle
Baharda, kekik diyarına uçsam leylekler misali.
Gök kubbeyi eleyip, seyyareler gibi dönsem.
Oymağımın konduğu yeri tünek belleyip, yorgunluk atsam.
Ay’a uzanıp kuşak dolasam, Deller nineye niyet okutsam.
Taşa tükürüp yemin versem, ölencağız unutmasam.
Otlaklarda emlik kuzu, havada süzülür bozkır kartalı.
Terki heybesinde yörük şalı, fesin pullarına dolanmış
kaküller.
Yoğurt döver tulukta bişeği, ilmektir ıstar tezgâhında yünden ipliği.
At göğsünde kurt dişi, ayaklarda yemeni, mani düzer; yâri, yareni.
Kabzasından kavranılan kılıçlar kirmani,
Nevruz günüdür; hayatın dirimi, bereketi.
Alageyikler o gün aldı haktan benekleri
Yiğitler o gün meydanları cenkle inletti…
Gonca güller açtı akça kızların yanaklarında
Keklikler, serçeler öttü, allı morlu çiçekleri dererek;
Zümrüt yeşili, kara Ardıçlı, gök Söğütlü düzlüklerde.
Çayırlara serildim çan, kaval ezgileri eşliğinde.
Karacaoğlan’ın aşka adanan mızrabına dolandım.
Dadaloğlu’ndan, Kozanoğlu destanını dinledim.
Şor evinde mahkeme kuruldu: suçluyu onadım, suçsuzu
akladım.
Kök boyalı dokuma kilimlerde boylu boyunca yattım.
Toy meclisinde ak sakallılara karıştım
Yücelerde ağaçlara, yatırlara çaput bağladım.
Boz donlu atları kaşağıyla tımarladım
Rahmet bindirdi, çul çadırların saçaklarından aktım.
İncelemeler
Henüz inceleme yapılmadı.